YUNAN DEĞİL, “MÜŞTEREK MÜTTEFİK İLERİ HAREKATI

1919 ortalarında Paris’te toplanan Barış Konferansı’nda katılımcı sayısı o kadar yüksekti ki, neredeyse bir yıl boyunca kısır tartışmaların içinde boğuldular. Paylaşılacak pasta büyük, iştah kabarık, akbaba sayısı ise fazlaydı. Bu süre Mustafa Kemal Paşa’ya zaman kazandırdı. Ancak bunu fark eden Lloyd George’un dayatmasıyla masada Orlando (İtalya), Clamenceau (Fransa), Lloyd George (İngiltere) ve Wilson’dan (ABD) oluşan Dörtler Konseyi kaldı. Bu aşamadan sonra kararların alınışı ve paylaşım hızlı oldu.
Wilson Bolşeviklerin ortaya çıkardığı “gizli ikili/üçlü anlaşmalar” skandalı nedeniyle müttefiklerine kırgındı. ABD adına bir talepte bulunmadı. Ama Ermenistan’ın azami toprak kazanımı için çok çaba sarf etti. Yunanların Batı Anadolu’ya yerleşiminde de katkısı büyüktü. Sonuç metni Türk tarafına Sevr Antlaşması olarak dayatıldı. İstanbul zaten bu rezil barışı imzalamış, Saltanat Şurası da onaylamıştı. Ankara ise “paçavra” diyerek reddetti. Bu aşamada Mustafa Kemal’in burnunun sürtülmesi, diz çöktürülmesi gerekiyordu.

Londra’da toplanan Müttefikler ve yancıları ortak harekat kararı aldılar. Harp tarihi literatürümüzde yanlış şekliyle, “Yunan İleri Harekatı” olarak kullanılan olayın aslı, İngiliz, Fransız, Ermeni ve Yunan ordularının MÜŞTEREK MÜTTEFİK İLERİ HAREKATI’dır.
– Ermenistan kuvvetleri Lloyd George’un verdiği güvenceye sığınarak doğudan,
– Fransız birlikleri, 15 gün önce kendi istedikleri ateşkesi bozarak güneyden,
– İngilizler Marmara sahillerine denizden ve karadan,
– Yunanlar ise doğuya ve kuzeydoğuya doğru eşzamanlı olarak, Haziran 1920’de ileri harekata başladılar.

Lloyd George’un “Damat Ferit ve Halife’nin nüfuzuyla Anadolu’da direnişi kırma” stratejisi işe yaramamış, Yunanlar İngilizlerin B Planı olmuştu. Mudanya, Bursa, Gemlik, Karamürsel İngiliz savaş gemilerince bombalanarak işgal edilmiş, bekçilik edecek Yunan piyadesi gelince de devredilmişti.

Ancak yatırımlarını takip etmek durumundaydılar. Sürecekleri doğru piyonu seçip seçmediklerini görmek için Yunan alaylarında İngiliz subayları vardı.
İşte Mustafa Kemal’in asıl dehası 1920’deki bu kolektif gücü bölmesi, bir yıl içinde düşman sayısını ikiye indirecek askeri ve diplomatik hamleleri yapabilmesidir.
Türk’ün kalemi de kılıcı kadar iyi kullandığını göstermiş, Lloyd George’u aklıyla yenmiştir.

No Comments

Post A Comment