20 Şub 22 Gün 22 Gece
23 AĞUSTOS 1921 Salı
Yunan I. Kolordusu öğleden önce 1. Tümen’le Mangal Dağı, 12. Tümen’le de Türbetepe’ye taarruza başlar. Cephenin sadece güney kanadında iki tümenle başlayan bu taarruz sırasında cephe orta ve kuzeyi karşısındaki Yunan III. Kolordusu hareketsiz kalmış, en güneydeki Prens Andreas’ın II. Kolordusu ise cephenin uzağından, güneyden doğuya doğru bir kuşatma harekatı için açılmaya başlamıştır. İlk gün muharebelerinin sonunda bu kuşatmayla Mangal Dağı’na taarruz arasında kararsız kalan 2nci Grup Komutanı Miralay Selahaddin Adil Bey, geceyarısı Mangal Dağı’nın boşaltılması emrini verir. Aynı dakikalarda cephe kuzeyinde, Beylikköprü kesiminde Sakarya Nehri üzerine altı adet sal köprü kuran Yunan 7. Tümeni gizlice Sakarya doğusuna geçerek taarruza kalkar. İlk şaşkınlığı üzerinden atan Mürettep Kolordu birlikleri saldırıyı püskürtür ama düşmanı nehrin karşısına atamaz. Tüm cephe boyunca yaşanan şiddetli fırtına nedeniyle iletişim tamamen kopmuş, karargahla cephe arasında tam bir kaos yaşanmıştır.
24 AĞUSTOS 1921 Çarşamba
Mangal Dağı’nın Yunanların eline geçmesiyle çok önemli bir stratejik üstünlüğü de yitiren Türk Ordusu, Haymana kesiminde ihtiyatta bekleyen İzzettin (Çalışlar) Bey’in 1nci Grubu’nun takviyesiyle, Mangal Dağı kuzeyinde ve doğusunda yeniden tertiplenir. Bugün özellikle Yurtbeyli-Yaprakbayırı arasında ve Türbetepe-İkiztepeler hattında çok şiddetli muharebeler yaşanır. Yunan I. Kolordusu’nun Demirözü Vadisi’nden cepheyi yarmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Bugün ayrıca Yunanlar III. Kolordu’dan 3. ve 10. tümenlerle de cephe orta kesimine karşı taarruza başlarlar. Böylece Beylikköprü’den Yurtbeyli’ye kadar yaklaşık 80 km’lik bir hat boyunca muharebeler şiddetlenir. Zaman zaman savunma hattında dalgalanmalar yaşansa da Türk Ordusu hattını savunmayı başarır. Yunan II. Kolordusu ise sinsice cephe doğusuna doğru çevirme harekatı için ilerlemektedir.
25 AĞUSTOS 1921 Perşembe
Öğleye doğru Türbetepe’nin de düşman eline geçtiğini ve Demirözü Vadisi’nin tümüyle düşman ilerleyişine açıldığını gören Yarbay Halit (Akmansü) Bey inisiyatif alarak emrindeki 3ncü Kafkas Tümeni’yle kendiliğinden süngü hücumuna kalkar. Bu karşı taarruza katılan sağ kanadındaki 57nci ve 15nci Tümenlerle birlikte Demirözü Vadisi ve Türbetepe’yi düşmandan temizlerler. “Gedikli Muharebeleri” olarak bilinen bu süreç gün boyu sürer. Bu sırada kuşatma için cephe doğusuna doğru açılan Yunan II. Kolordusu’nu karşılayan 4ncü, 23ncü ve 24ncü Tümenler adeta Türk’ten duvar örerler.
26 AĞUSTOS 1921 Cuma
Cephe güneyinde hem Demirözü Vadisi hem de Mangal Dağı doğusunda gün boyu süren muharebelerde tümenlerimizin zayiatı çok fazladır. Toydemir kesiminde de 4ncü Grup Yunan III. Kolordusu’na inatla direnmektedir. Akşam saatlerinde Türbetepe’nin de tümüyle düşman eline geçmesi ve tümen komutanlarından gelen raporlardaki karamsarlık Başkomutan’ı olağanüstü önlemler almaya iter. Milli Müdafaa Vekili Refet (Bele) Paşa’ya gönderdiği telgrafta “muharebelerin Ankara’ya intikal etme olasılığının doğduğunu, Meclis’in Kayseri’ye naklinin düşünülmesi gerektiği” ifade edilse de, Haymana’da bulunan Fevzi (Çakmak) Paşa ile yaptığı görüşme sonunda rahatlar. O gece verdiği “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” emri muharebelerin kaderini belirleyecektir.
27 AĞUSTOS 1921 Cumartesi
Gece yarısından sonra yapılan cephe düzeltmesiyle tüm birlikler yeni savunma hattına yerleşerek adım adım savunmaya başlarlar. Prens Andreas’ın II. Kolordusu ile İzzettin (Çalışlar) Bey’in 1nci Grubu arasında Güzelcekale Muharebeleri olarak bilinen, Sakarya’nın en kanlı süreci başlar. Toydemir’de ve Harhor’da da 4ncü ve 3ncü gruplar sath-ı müdafaa emrini eksiksiz yerine getirmektedir. Güzelcekale’deki düşman taarruzlarını karşılayabilmek için cephe kuzeyindeki ‘Deli’ Halit Bey komutasındaki 12nci Grubun Mürettep Kolordu’dan 41nci Tümen’i de emrine alarak Haymana kesimine intikal etmesi emredilir.
28 AĞUSTOS 1921 Pazar
Muharebeler ne kadar şiddetli olursa olsun düşmanın stratejisi iyice anlaşılmış, Mehmet buna göre ve Başkomutan’ın sath-ı müdafaa emrine uygun şekilde dövüşmeye alışmıştır. Toydemir’de, Söğüttepe’de, Eskikışla’da, Katrancı’da tümenler savaşa savaşa geri çekilmekte, Yunan birliklerini bozkırın içine doğru çekerken lojistik noktalarından da uzaklaştırmaktadır. Türkler uzayan cepheyi dahiyane bir şekilde önce doğu – batı eksenine oturtmakta, sonra da kademeli olarak geri çekilerek içe doğru kapatmaktadır. Cephe bir yay haline gelmekte, en güney kanat bile cephe merkezine yaklaşmaktadır. Böylece Yunanların uzadığını sandıkları cephe aslında kısaltmakta, Türk tümenleri birbirine yaklaştığı için irtibatları, birbirlerine destekleri de artmaktadır. Türk ikmal ve intikal mesafeleri azalırken, Yunanlar menzil hatlarından iyice uzağa düşmektedir. Bu sırada Fahrettin (Altay) Bey’in Süvari Grubu ve Yunak çervesinde serbest hareket eden Mürettep Tümen de bu ikmal kollarına, menzil noktalarına baskınlar yaparak Yunan ikmal sistemini tamamen felce uğratmaktadır. ‘Deli’ Halit Bey grubunun da İzzettin (Çalışlar) Bey’in sol kanadına gelmesiyle Yunanların kuşatma stratejisi boşa çıkmış olur. Bu nedenle Prens Andreas’ın kolordusu bütün gücüyle taarruz ederek her adımda karşısında bulduğu Türk duvarını yıkmaya çalışacaktır.
29 AĞUSTOS 1921 Pazartesi
Papoulas’ın kafası karışmaya, psikolojisi bozulmaya başlamıştır. Çaresizlik içinde kolordulara ilginç bir emir gönderir; “Bugün ve yarın mühimmat ikmâli yapılamayacağını hesaba katarak, tutumlu cephane harcanması”. II. Kolordu 4 gündür zorladığı Güzelcekale – Yenice hattında çakılıp kalmıştır. Yunan ordusunun kaderini yüklediği 3 tümen bozkırın Ağustos sıcağında hızla erimektedir. Uludağ ve çevresinde 3500’den fazla ölüleri vardır. Güzelcekale Muharebeleri’nde kuşatma hedefinden giderek uzaklaşan Papoulas, daha önce oyalama taarruzuyla görevlendirdiği III. Kolordusu’na Baraközü, I. Kolordusu’na da Demirözü vadilerinden Çal Dağı yolunu açma emri verir.
Hamleyi gören Batı Cephesi Karargahı çok fazla ezilen 5nci Kafkas Tümeni’ni takviye için kuzeyden 9ncu Süvari Alayı, 1nci Süvari Tümeni ve 17nci Tümen’den iki piyade taburu ile iki top orta kesime kaydırılır. Artık gedikler tümen veya alayla değil, tabur boyutunda kıtalarla tıkanmaya çalışılmaktadır. Batı Cephesi Karargâhı’nda zayiata rağmen zafere inanç giderek artmaktadır. Yine de birlikleri daha fazla ezdirmemek için İsmet Paşa 22:30’da gönderdiği emirle yeni bir cephe düzenlemesi yapar ve geceyarısından itibaren tümenler 3. savunma hattına yerleşir. Tahkimata bile vakit yoktur. O sırada, Türk Ordusu Çal Dağı’nı savunmanın merkezine alarak yeni hattına yerleşirken umulmadık bir şey olur; 5nci Kafkas Tümeni ile eksik mevcutlu 8nci Tümen arasında geniş bir açıklık oluşur.Yunan tarafı bu açıklıktan cepheyi yarıp Çal Dağı’nı ele geçirmek için 10. Tümeni’ni 3. Tümen’den bir alayla takviye ederek derhal harekete geçer. Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan geceyarısı Sivri köyüne, ihtiyata gelen bir alay ise, ertesi gün bir milletin kaderini değiştireceğinden habersizdir.
30 AĞUSTOS 1921 Salı
Sakarya Meydan Muharebesi’nin en kritik günü, yakın tarihimizin kırılma anlarından biridir. Çal Dağı’yla Sivri köyü arasında kalan açıklığa giren Yunan 10. Tümeni karşısına çıkan 1nci Süvari Tümeni’ni geri atarak dağı batı yamaçlarından işgal etmeye başlar. Sekiz gündür kusursuz şekilde uygulanan savunma stratejisi çökmek, cephe yarılmak üzeredir. O anda 4ncü Grup Komutanı Miralay Kemalettin Sami (Gökçen) bey Sivri’de ihtiyatta tuttuğu 190ncı Alayı “Yunan 10. Tümeni’ni dağdan atıp mevzileri geri almak” üzere o kesime sürer. Bir milletin kaderi 1.000 kişilik bir alayın süngüsündedir. Yarbay Sabit (Noyan) Bey’in alayı inanılmazı gerçekleştirir ve Çal Dağı’nın batı yamaçlarından yaptığı süngü taarruzuyla kendisinden sayıca dört kat fazla olan düşmanı geri atarak Gülçeşme Yaylası’nı geri alır. Çal Dağı’nın batı tepeleri bütün gece defalarca el değiştirse de sabah takviyeye yetişen 15nci Tümen 190ncı Alay’dan cepheyi teslim alacak, 1.000 kişiyle taarruz eden alaydan ancak 90-100 kişi (bir bölük) yürüyerek Çal Dağı’ndan inebilecektir. Çal Dağı’nın doğusunda Ardıç Tepeleri ise düşman eline geçmiş, Haymana Yunan topçusunun menzili içine girmiştir. Bu durumda kasabadaki hastane boşaltılarak Babayakup ve Çayırlı köylerine, cephanelik ve santral ise Gavurkalesi’ne taşınır.
31 AĞUSTOS 1921 Çarşamba
Bir gece öncesinin krizi atlatılmış, 15nci ve 8nci tümenler Çal Dağı’na iyice yerleşerek gedikleri kapatmışlardır. 57nci Tümen ise yine ihtiyatta, savunmanın güvencesi olarak geridedir. Mangal Dağı’nda, Gedikli’de, Harhor’da, Toydemir’de günlerdir süren muharebeler gelip Haymana önünde, Çal Dağı’nda düğümlenmiştir. Bu sırada Papoulas’ın asıl harekat planını üzerine kurduğu II. Kolordu Komutanı Prens Andreas’a gönderdiği emir Yunan başkomutanın da psikolojik olarak kırılma noktasında olduğunu göstermektedir: “Siz kuşatma harekatına devam edin ama 13. Tümenini I. Kolordu’nun taarruzuna destek vermesi için sol kanadına yanaştır.” Yunan karargahı muharebe ortasında strateji değiştirmektedir! Toplam beş tümenle Çal Dağı – Selamalmaz Tepesi hattına taarruzu şiddetlendirirler. İsmet Paşa ise muharebenin kaderini Çal Dağı’nın belirleyeceğinin farkında olarak, Prens Andreas’ın karşısından çektiği 24ncü Tümen’le cepheyi takviye eder ve kuvvetleri Çal Grubu adı altında birleştirir. Grubun yükünü çeken Şükrü Naili (Gökberk) Bey’in 15nci Tümeni’nin bir haftada verdiği şehit sayısı 1.043 er ve 16 subaydır.
1 EYLÜL 1921 Perşembe
“Çal Dağı’nın ardı Ankara” söylemiyle isyan noktasına gelmiş askerini motive etmeye çalışan General Papoulas çökmüş olan ikmal sistemi ve tahmininin kat kat üstündeki zayiat nedeniyle İnler’deki karargahında çaresizliği yaşarken bizzat ateş hattına, Eskiçalış (bugün adı Esenköy) köyüne gelen Mustafa Kemal Paşa cephenin en sol kanadına Fahrettin (Altay) Bey’in Süvari Grubu’nu getirip, buradaki ‘Deli’ Halit Bey’in grubunu destekler. Başkomutan bu hamleyle düşmanını sağ kanadından, ava giderken avlamayı planlamaktadır. Çal Grubu Miralay Şükrü Naili (Gökberk) Bey’in komutasında dişiyle tırnağıyla direnmektedir ancak hemen doğusunda, Yusuf İzzet (Met) Paşa’nın 3ncü Grubu cephesinde işler yolunda gitmemektedir. Cephanesizlik nedeniyle topçu desteğinden yoksun olan grubun tümenleri Haymana’ya hakim güney tepelerini bırakmak zorunda kalırlar. Bir örnek vermek gerekirse, 57nci Tümen’in üç alay komutanından biri şehit, ikisi yaralıdır. Bu durumda Çal Dağı’da doğudan yan ateş tesiri altına girmiştir. Papoulas bu durumu gördüğünden kendinden emindir ama Türk karargahının ona son bir sürprizi olacaktır. Bozkırda her şeyi doğacak gün belirleyecektir.
2 EYLÜL 1921 Cuma
Prens Andreas’ın bir tümenini Soğulca’ya gönderip, ikisini de I. Kolordu’ya yaklaştırmasıyla, Çal Dağı önündeki 25 kilometrelik bir hatta neredeyse tüm Yunan Küçük Asya Ordusu toplanmış olur. Papoulas sabah gün doğarken bu hattın her noktasından bütün gücüyle taarruza geçer. 11 gündür kesintisiz dövüşmekten mevcudu yarıya inmiş tümenler son takatlerinde direnirler. Nasıl ki Yunanlar var olan cephanelerini cepheye getirip kullanamıyorlarsa, Türk birliklerinde de zaten olmadığı için cephane sıkıntısı had safhadadır. Öğleden sonra 5nci Kafkas Tümeni’nin top mermisi biter, bataryaları susar. Bunu 61nci Tümen bataryaları izler. Gece yarısına kadar tüm cephe hattında direnen tümenlerin mevzileri iyice erimiş, Çal Grubu’nun yükünü çeken 15nci ve 24ncü tümenlerin toplam mevcudu bir tümenin de altına inmiştir. Haymana güneyinde ise 8nci Tümen kasaba güney girişini kapatırken kanat birlikleri Medrese Mahallesi’ne kadar çekilmek durumunda kalır. Bu şartlar altında gece yarısını geçerken Çal Dağı’nın tamamı düşman eline geçer. Papoulas sonunda Çal Dağı’nı almıştır.
3 EYLÜL 1921 Cumartesi
Alagöz’de Başkomutan harita üzerinde son yerleşimi inceler. Kıta raporlarından düşmanın Çal Dağı’nda durup kalmasının bir tercih değil, mecburiyet olduğu anlaşılmaktadır. Yunan Ordusu bütün taarruz gücünü, mühimmatını kullanmış, ama sonunda tükenmiştir. Çal Dağı’nı ele geçirince Türk Ordusu’nun cephesinin yarıldığını, bozularak çekildiğini düşünen General Papoulas sabah doğuya baktığında gördüğüne inanamaz: Mehmet Çal Dağı’na üç kilometre mesafede, Şeyhali – Karayavşan – Erif – Haymana hattında yeniden siper kazmakta, dövüşmeye hazırlanmaktadır. Batı Cephesi Kurmay Başkanı Miralay Asım (Gündüz) Bey ve Genelkurmay 2. Başkanı Yb. Salih (Omurtak) Bey durumu yerinde incelemek üzere Sivri köyü kuzeyine, cephe hattına gelir. Verdikleri rapor olumludur; düzenli cephane ikmali ve ihtiyatların vaktinde sevkiyle Türk Ordusu yeniden muharebeye hazırdır. Yunanların pes ettiği için mi, soluklanmak için mi durduğunu anlamaya çalışan İsmet Paşa’nın karargahına akşam gelen rapor az çok bir ipucu vermektedir: “Yunanlar savunma siperleri kazıyorlar“.
4 EYLÜL 1921 Pazar
Kuşatma harekatı fiyaskoyla sonuçlanan Prens Andreas’ın tümenlerinin yavaş yavaş cephe orta kesimine, batıya doğru kaymaya başladığı sırada General Papoulas III. Kolordusu ile Polatlı kesiminde taarruza başlar. Bu hareketin amacının aslında güvenli çekilişi önünde tehdit olarak gördüğü Kazım (Özalp) Bey’in Mürettep Kolordusu’nu köprülerden uzaklaştırmak olduğu akşama doğru anlaşılır. Cephe orta ve kuzey kesimine yönelik bu hamleyi Mürettep Kolordu ve 4ncü Grup birlikte göğüslerler. Cephenin Haymana kesiminde ise bütün gün neredeyse hiçbir hareket olmaz. Gece olduğunda bozkır iki haftadır ilk kez sessizdir.
5 EYLÜL 1921 Pazartesi
General Papoulas siyasi bir kararla başlayan Ankara harekatının sorumluluğunu almamak için Atina’ya gönderdiği raporda “geri çekilmekten başka çare göremiyorum. Siz ne yapmamızı önerirsiniz?” diye Savaş Bakanı Teotokis’e sormaktadır. Oysa Mustafa Kemal Paşa 1,5 ay önce, daha başkomutan değil, sadece BMM Reisi iken cepheyi ziyaret etmiş, çekilmeyi düşünen ama “Paşa mecliste zor durumda kalır” endişesiyle tereddüt eden İsmet Paşa’ya; “sen askerliğin gereğini yap, gerisini düşünme” demiştir. Bugün bütün cephe boyunca sadece orta kesimde Yunanlar 3. ve 10. tümenleriyle 61nci ve 5nci Kafkas tümenleri üzerine şiddetli taarruzlar gerçekleştirirler. Kemalettin Sami (Gökçen) Bey’in yerinde müdahaleleriyle geri atılırlar ve akşam saatlerinde bozkır yeniden sessizliğe gömülür. Bugün hava keşfi yapılabilen güzel günlerden biridir, tıpkı sonunda verilen rapor gibi: “Bazı Yunan tümenleri ağırlıklarını Sakarya batısına geçiriyor“.
6 EYLÜL 1921 Salı
- Kolordu Komutanı Prens Andreas’ın I. Kolordu Komutanı General Kontoules’le yazışmasından Kontoules’in 1. Tümeni’nin zayiatının 3.000 asker olduğu, 2. Tümeni’nde ise yalnızca 3.000 muharip er kaldığı anlaşılmaktadır. İki tümen toplamı 25.000’den 12.000’e inmiştir. Savunma Bakanı Theotokis ise Başbakan Gounaris’e verdiği raporda; Ordu Komutanı General Papoulas’ın “Atina’dan harekâtın devamına ilişkin bir karar çıkması halinde bunun askere bizzat hükümet tarafından tebliğ edilmesini” istediğini yazmaktadır. Yunan tarafı yenilginin faturasını çıkaracak bir günah keçisi ararken Türk karargahı ise Yunanların yeni bir hamle yapıp yapmayacağından emin olmaya çalışmaktadır. Dört gün önce cephe güney kanadını örtmesi için çağırılan Fahrettin (Altay) Bey’in Süvari Grubu Sakarya güneyi, Mürettep Tümen de Fettahoğlu Köprüsü yönünde keşif ve tacizle görevlendirilir. Batı Cephesi Karargâhı’ndan tüm piyade tümenlerine “gece pusuya çıkıp esir almaları, düşmanın son hareketlerini öğrenmeleri” emri gider. Bütün gün neredeyse tek muharebe Yunan 7. Tümeni ile 1nci Tümen arasındaki yarım saatlik çatışmadır. Papoulas tüm emniyet alaylarına “tahkimatlarını sağlamlaştırma ve ön hatlara ağır makinalıları yerleştirme” emri verirken kendi karargahını da Kavuncu Köprüsü’ne nakleder.
7 EYLÜL 1921 Çarşamba
Papoulas’ın karargahında kolordu komutanları bir araya gelir ve burada Kontoules “I. ve II. kolordularla kuzeyden yapılacak ani bir taarruzla Ankara yolunun hala açılabileceğini” savunur. Oysa Fevzi (Çakmak) Paşa bu durumu öngörerek Batı Cephesi Komutanlığı’nı uyarmış, çekilmek için bile olsa Yunanların bu kez de üç kolorduyu cephe kuzeyinde toplamakta olduğuna dikkat çekmiştir. Genelkurmay Başkanı’nın önerisi ivedilikle bu kuvvetlerin karşısında taarruz gücü olan en az dört tümenlik bir kuvvet toplamaktır. İsmet Paşa da güneyden 15nci ve 23ncü tümenlere kuzeyde Mürettep Kolordu cephesine intikal, kalan gruplara da en az bir tümenlerini geriye, ihtiyata alma emri verir. Cephe Karargahı’ndan gelen bir yazıda ise grup kumandanlarına “Mürettep Kolordu cephesinden geniş çaplı bir taarruz” için fikirleri sorulmaktadır. Gelen tüm keşif raporları Mustafa Kemal Paşa’nın öngörüsünü destekler niteliktedir: “Geri çekiliyor bunlar. Zayiat vermeden çekilmek için köprübaşı tutmaya çalışıyorlar“.
8 EYLÜL 1921 Perşembe
Yunan tarafındaki hareketlilik karmaşık bir manevrayı örtmek içindir; “her tümenden birer alay çekilmeyi örtmek için son ana kadar mevziinde kalacak. III. Kolordu büyük kısmıyla kuzeyde mevzilenecek, bu arada diğer iki kolordu asıl kuvvetlerini Sakarya batısına geçirecek”. Anlaşılan odur ki, Papoulas çekilişini tamamlamadan tutunduğu direnekleri bırakmayacak, Türk Ordusu’nu Sakarya geçitlerine yaklaştırmayacaktır. Bu tuhaf yerleşimin farkında olan İsmet Paşa güneyde Haymana ve daha kuzeyinde Çal Dağı mevzilerine ciddi kuvvetlerle keşif taarruzları yaptırır. Bunun amacı düşmanın göstereceği mukavemetten mevzide bıraktığı kuvveti anlamaktır. Batı Cephesi Komutanlığı ayrıca 23ncü, 15nci ve 57nci tümenleri gizlice kuzeye kaydırır. Böylece zaten mevcut olan 1nci ve 17nci tümenlerle birlikte Kâzım (Özalp) Bey’in Mürettep Kolordusu dört piyade ve bir süvari tümenli hale getirilir. 57nci Tümen de geride, ordu ihtiyatında olacaktır. 11 tane de obüs bu kesime kaydırılır. 8/9 Eylül 1921 Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece; saat 02:00’de İsmet Paşa Alagöz’deki son cephe emrini yazdırır: “Kesin sonuç elde etmek amacıyla, yarın (10 Eylül 1921) sabah şafakla birlikte, takviye edilmiş Mürettep Kolordu tarafından düşman sol kanadına taarruz edilecektir”
9 EYLÜL 1921 Cuma
23ncü, 15nci ve 57nci piyade tümenleri akşama kadar Basrikaletepe gerisinde yerlerini alırlar. Batı Cephesi Karargâhı ise taarruz planına son şeklini verip grup komutanlarına iletir; Asıl sonuç cephenin kuzeyinde, Mürettep Kolordu’nun Yunan III. Kolordusu üzerine yapacağı taarruzla aranacaktır. Bununla birlikte 1nci, 2nci ve 3ncü gruplar Yusuf İzzet (Met) Paşa emrinde birleştirilir. Bu birleşik grup da Haymana’dan itibaren Demirözü Deresi batısını süpürecek, düşmanın diğer kolordularını Sakarya’ya doğru sürecektir. Kemâlettin Sami Bey’in 4ncü Grubu her iki harekât arasındaki irtibatı sağlayarak destek verecektir. Alınan Yunan esirler eratın isyan noktasında olduğunu, iki günde bir yemek verildiğini, bazı kıtalarda subayların silah kullanarak düzeni sağladığını anlatmaktadır. Sıtma ve tifüs patlamış, bit problemi ve zaten gıda malzemesi olmadığından, aşçılar boş yemek kazanlarında üniforma kaynatmaktadır. Çok değil, bir hafta önce “Kemâl’in Ordusu’nu yok etme” planları yapan Papoulas’ın artık tek istediği, ordusundan geriye kalanı bir felâkete kurban vermeden kaçırabilmektir. 15 gündür bölgede her yeri tarayıp, yok etmek için Mustafa Kemâl Paşa’nın karargâhını arayan Yunan tayyareleri bir kez daha üsse elleri boş dönmenin hıncıyla Malıköy tren istasyonunu bombalarlar.
10 EYLÜL 1921 Cumartesi
Gün sabah 07:00’de kesif topçu ateşiyle başlar. 1nci, 23ncü ve 15nci tümenlerin birlikte gerçekleştirdikleri taarruz o kadar etkili olur ki, Duatepe daha öğle olmadan ele geçmiştir. 57nci Tümeni de Karatepe’ye süren İsmet Paşa’nın gün boyu başını ağrıtacak konu taarruz hattının güneyindeki 4ncü Grubun durumu olacaktır. Muharebelerin başından beri kesintisiz dövüşen ve alayları büyük oranda erimiş olan grup topçu mühimmatı sıkıntısı da çektiğinden bir ara gün içerisinde sarsılır. Ne var ki süngü hücumlarıyla sorun giderilir. Akşam olurken Gündoğan – Eskipolatlı sırtları yüzlerce Yunan ölüsüyle dolmuştur. Ancak aralarında buldukları “yara almamış, ağzına bez tıkılarak boğulmuş” bir yüzbaşı karşı taraftaki isyan hâlini anlatmaktadır. Papoulas bir başka kritik hatayla ordusunu daha da zor bir duruma sokar; Haymana kesiminde çekilişin emniyetini sağlayan alayları da çekince, taarruzun başında bu kesimde ilerleme sağlayamayan 1nci, 2nci ve 3ncü gruplar boşa çıkmış olur. Bu durumda çekilmeye çalışan Yunan kıtaları doğudan hızla gelecek bu gruplarla Mürettep Kolordu arasında kalacaktır.
11 EYLÜL 1921 Pazar
Bütün gece aralıksız Duatepe ve Kartaltepe mevzilerini ağır toplarla döven Yunan 7. Tümeni belli ki kolay teslim olmayacaktır. Bu hattaki direnekleri koruyamadığı takdirde Papoulas’ın hayalindeki çekilmenin bir faciayla sonuçlanma olasılığı yüksektir. Sabahın ilk ışıklarıyla, takviyeli Yunan 7. Tümeni Duatepe – Kartaltepe hattına karşı taarruza geçer. Hemen sağındaki 3. ve 10. Yunan tümenleri de, Polatlı – Haymana yolu cephe hattı olacak şekilde, Kemalettin Sami Bey’in 4ncü Grubu üzerine yürümektedir. Bu taarruzların amacı artık Ankara istikametinde ilerlemek değil, cephe gerisine toplanan I. ve II. Kolordularını güvenle Sakarya batısına geçirebilmektir. Bu amaçla ilerleyebildikleri kadar doğuya ilerleyip, Türk Ordusu’nu geçiş noktalarından uzak tutmaya çalışmaktadırlar. Bununla birlikte, bu savunma taarruzunu yapabilmek için takviye almak zorunda kalan Polymenakos’un unuttuğu bir şey vardır: Türk Ordusu’nun istediği zaten düşmanın kaçıp gitmesi değil, eriyip güç kaybetmesidir. Yani bu yaptıkları aynı zamanda Başkomutan’ın “düşmanın imhası” amacına da hizmet etmektedir. Yunan 3. Kolordusu erimektedir. Demiryolunun güneyinde, Karatepe – Kartaltepe hattında ve Eskipolatlı – Gündoğan sırtlarında şiddetli muharebeler gün boyu devam eder. Bu sırada Yunanlar mevzii dışındaki tüm birliklerini süratle Sakarya batısına geçirmektedir. Süvari Grubu ise Mangal Dağı’na doğrudan taarruz ederek bu ilk gün kaptırılan direneği geri almıştır.
12 EYLÜL 1921 Pazartesi
Bir gün önce Papoulas’ın emniyet alayı bırakmadan güneydeki birliklerini çekme hatasını iyi değerlendiren Mustafa Kemal Paşa bu kesimdeki İzzettin (Çalışlar) Bey’den “komutasındaki 4ncü, 7nci, 8nci ve 41nci tümenlerle derhal kesin sonuçlu muharebe alanına gelmesini” emreder. Artık Yunanlar için her an çok kıymetlidir. Prens Andreas’a kolordusuyla Sakarya batısına geçer geçmez emniyetli bir hatta yerleşmesi, I. Kolordu’ya tüm çekilişin güvenliğini sağlaması, III. Kolordu’ya ise yavaş yavaş Sakarya köprülerine yaklaşması emredilir. Plana göre çekiliş 12 Eylül gece yarısı tamamlanacak şekilde, düzensizliğe mahal vermeden gerçekleştirilecektir. 15nci Tümen sağdan destek alamadığı için Beylikköprü’ye kadar inemez. Ama 1nci Tümen bütün gün ısrarla tekrarladığı süngü hücumları sayesinde akşam 20:00’de Kartaltepe’yi düşmandan temizler; 23ncü ve 17nci tümenler de Karatepe ve Eskipolatlı sırtlarını. Saat 22:00’de Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa Başkomutan Mustafa Kemâl Paşa’ya çektiği telgrafı şu sözlerle tamamlamaktadır: “…Sakarya Meydan Muharebesi Türk Ordusu’nun tam bir zaferi ile son bulmuştur”
13 EYLÜL 1921 Salı
Papoulas’ın son emri uyarınca, 7. Tümen hariç, tüm Yunan askeri varlığı sabah gün ağırana kadar Sakarya batısına geçmiştir. Ama 7. Tümen son ana kadar direnir. 13 Eylül günü öğle saatlerinde ise Kallidopoulos’un tümeni de kendini karşı kıyıya atar. Böylelikle Sakarya Nehri’nin doğusunda bir tek Yunan askeri dahi kalmamış, Sakarya Meydan Muharebesi’nin aktif muharebeler evresi sona ermiştir.
14 Eylül’den 17 Eylül’e kadar Sakarya Nehri batısındaki sırtlarda mevzilenen Yunan alaylarının ateş hakimiyeti nedeniyle takip harekatı başlatılamamış, ancak bu tarihten sonra Eskişehir’e doğru çekilen Yunan birliklerinin peşine düşülebilmiştir. Sakarya Meydan Muharebesi’nin takip harekatı da 10 Ekim 1921 günü Afyon’da, Güzelim Dağı’nda son bulacaktır.
Sorry, the comment form is closed at this time.